İnsanlığın bilimsel tarih boyunca anlama ve anlamlandırma konusunda büyük zorluklar içeren uzay ve zaman kavramları, Einstein sonrası ile birlikte son dönemde bilimsel araştırmalar kapsamında “uzayzaman” adı altında tek bir çatı altında toplanmıştır. Bu durumun temel sebebi uzayın maddi içeriklere sahip olması ve zamanın maddi olan üzerine tanılanması zorunluluğudur.
Dolayısıyla uzay ve zaman kavramının bugünkü tanımlanması ve incelenmesi konusunda en büyük etki Einstein’ın Görelilik Kuramı adı verilen İzafiyet Teorisi ile birlikte olmuştur. Einstein, uzayın ve zamanın birbirinden farklı şeyler olmadığını ve en nihayetinde bir arada düşünüldüğünde ancak tanımlanabileceğini kanıtlamıştır.
Einstein’ın uzay ve zaman konusunda yaptığı bilimsel devrimin temel olarak; kuantum fiziği ve fiziksel kozmoloji konusunda bilim insanlarının daha anlaşılabilir veriler elde edebilmesine olanak sağlamıştır. Bu durum en genel anlamıyla uzay ve zamanın anlaşılabilmesi adına çok özel bir konumunun elde edilmesine ortam hazırlamıştır.
Uzay ve Zaman Nedir?
Uzay ve zaman nedir? Uzay ve zamanının birlikte düşünülmesi gerektiği fikrinden hareketle, yeni oluşturulan birleşik uzayzaman kavramının en net tanımı, evrensel olmayan ve bununla birlikte gözlemcinin hareketine göre değişiklik gösteren maddi değişim algısıdır. Bu tanım ışığında uzayzamanın evrenin her bir köşesinde referans olarak kabul edilen gözlemciye göre farklılıklar içerebildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Uzay ve Zaman Sürekliliği
Uzay ve zaman sürekliliği klasik uzay fiziği yaklaşımlardan uzak Öklidçi yaklaşımın uzay ve zamanın tanımlanabilmesi adına oluşturduğu içerikler toplamıdır. Bu yaklaşımla evrenin tamamının uzayın üç boyutundan ve buna ek olarak dördüncü zaman boyutundan oluştuğu iddia edilmektedir. Şüphesiz henüz Einstein etkisini görmemiş bu fizik yaklaşımı uzay ve zamanın tanımlanması, anlamlandırılması ve kanıtlanması adı sürdürülebilir veriler sunmaz.
Görelilik Kuramında Uzay ve Zaman
Belirtilmiş olduğu gibi uzay ve zamanın insan tarafından en basit şekilde anlaşılabilmesi adına asıl büyük devrim Görelilik Kuramı aracılığıyla açığa çıkmıştır. Einstein tarafından geliştirilen bu kuram, zamanın evrensel olmadığını kanıtlamıştır. Dolayısıyla çoğunlukla evrensel bir ilke arayışında bulunan insanın zamanı da evrensellikle ifade etme konusunda gösterdiği klasik yaklaşım terk edilmiştir.
Zaman, evrenin herhangi bir noktasında bulunan gözlemciye -referans noktasına- bağlı olarak değişmektedir. Dolayısıyla Öklidçi yaklaşımın aksine Görelilik Kuramında uzay ve zaman bağlamında zamanın tanımı diğer üç boyuttan farklı olarak düşünülemez. Dolayısıyla tek bir noktaya işaret eder. Cisimlerin vektörel hızları, güçlü kütle etkisi ve ışık hızı bu noktada en temel belirleyicilerdir.
Einstein’ın Görelilik Kuramı, evrensel bir ilke arayışına karşı olarak değişken ve şartlara göre farklı olarak hesaplanması gereken bir yasanın varlığını kanıtlar niteliktedir. Bu bağlamda zamanın bükülmesi ve gözlemciye göre farklılık göstermesi mümkündür. O halde zaman, bükülen uzay eğrisinin içerisinde bulunan gözlemciye ve bu durumun tamamını dışarıdan gözlemleyen bir diğer gözlemciye göre farklılıklar içerebilmektedir.