Kategoriler
Fi

Fi Çi Final Hakkındaki Düşüncelerim

Her çiçek solar, her genç yaşlanır, güzellik uçar, bütün mutluluklar biter ve aşkta sonludur. Yandıkça kendi sonunu getiren o ateş, söner ve aşkı, acıyı, mutluluğu, ihaneti, karanlık ve aydınlığı tadan insan ölür.

Kimsin sen?

Geldik yine, yarım kalan güzel bir hikâyenin daha sonuna. Fi ve benzeri birçok dizinin maalesef sonu bu şekilde oldu ama insan şunu da düşünmüyor değil; böyle olması daha mı iyi oluyor? Belki de uzun sürse etkileyiciliğini kaybedecek ama sonrada insan pat diye aklına geliyor; o zaman Leyla ile Mecnun’un etkileyiciliği neden düşmedi? Reyting mi düştü? Hayır, son bölümüne kadar reytingde hep iyi derecelerdeydi. Velhasıl kelam, böyle güzel eserler neden bizlerden uzaklaştırılıyor, bunlara kimler sebep oluyor? İlla zengin aşk hikâyeleri ya da mafya dizilerimi izlememiz gerekiyor. Kültürümüz ve kalitemiz neden artmaya çalıştıkça bazı kültürsüzler tarafından baltalanıyor? Bu konuda fazlasıyla doluyum ve de dolu olan milyonlarca insan olduğunu biliyorum, konuşmanla bitmez…

Biz geçelim dizimize. Fazlasıyla aksiyon beklediğim bir finaldi fakat tam tersine bir o kadar sakin ve etkileyici bir final oldu. Böyle tutkulu bir aşka da, böyle bir final yakışırdı. Yine aşk dolu, özlem dolu bakışlar. Başladığı gibi biten bir aşk… Belki biraz klasik bir son olacak ama ben isterdim ki Duru’nun, Can Manay’dan bir çocuğu dünyaya gelsin, büyüsün ve Can onu uzaktan dans ederken izlesin. Fakat böyle bir sonda eksik kalan taraflarda olacaktı. O kadar iyi düşünülmüş bir finaldi ki, dizideki tüm karakterlerin hayatı sonuç noktasına vardı. Durgun geçmesine rağmen yine de içimizden gerilim eminim ki hiç eksik olmadı.

Dizinin en çok beğenilen sahnelerinden birisi de kuşkusuz Özge ile Sadık Murat Kolhan’ın buluşması oldu. O kadar acıyı çekmesine rağmen istediği finale kavuşan Özge oldu. Ama bana sorsanız mutluluğu hak eden onlar mıydı, bence hayır. Bir de Göksel’in sakalsız hali de izleyenleri şok etmedi değil. Kendisini Dağ 2 filminden bilenler vardır illaki fakat, Twitter’da ki yorumlara göre; “o sakalın altından Yunan tanrısı çıktı” sözüne biat eden çok oldu.

Gecenin sonunda birçok kişiyi etkisinde bırakan ve de izleyen herkesin aklına soru işaretini bırakıp giden sahne, tabii ki de son sahneydi. Bu sahne hakkındaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı benimle paylaşırsanız mutlu olurum.

Fİ FİNAL BÖLÜMÜ, SON SAHNESİNDE ANLATILAN NEYDİ?

Son sahne hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı, yapılması gereken bir şey de değil zaten. Benim kendi kafamda kurguladığım açıklama şuydu: Akıl hastanesinde yapılan tetkikler sonucu, Can Manay’ın o güne kadar akıl sağlığı yerinde değildi ve böylece üzerindeki suçlamalar düştü. Bilge’nin de desteğiyle tedavi edilerek özüne döndü ve sonrasında yazar olarak hayatına devam etti. Orada Duru’yu görmesi de anlık bir hayâl. Tabi bu benim kendi çapımda oluşturduğum komplo teorim.

İkinci bir seçenekte şöyle: Dikkatimizi çeken bir kitap ismi vardı; Bir İnsan Yaratmak. Belki de tüm hikaye, Can Manay’ın yazdığı bir kitap içerisinde geçiyordu ve Duru’da kendi yarattığı ve aşık olduğu bir karakterdi. Birçok kişi böyle düşündü. Belki de kitabın gerçek yazarına ufak bir göndermeydi. Sonuçta erken bir finaldi ve birçok şeyi 3 bölüme sığdırdılar, gerçek finali yapamadılar. Leyla ile Mecnun, 46 gibi benzeri dizilerde bu şekilde sonlandırılmak zorunda kalınmıştı ve finaller istenilen finaller gibi değildi…

Kimim ben? Kimi görüyorsun? Seni? Beni?

İnsan nedir ki? Sperm, yumurta, et, kemik, kas, yağ, büyük patlamadan kalma atomlar, sürüngen atalardan miras DNA’lar, yakan, yıkan, yağmalayan bir türün sıradan bir numunesiyim!

Sefil ve muktedir, çirkin ve kudretli, acımasız ve şefkatli, yıkan ve kuran, aptal ve bilge, açgözlü ve cömert, varlıkların en yücesi ve en korkuncu, unutan ve hatırlayan, düşen, yeniden kalkan, biten, yeniden başlayan, insan… ölen ve aşkın küllerinden kendini yeniden yaratan.

Fi FİNAL BÖLÜMÜNDE ÇALAN MÜZİK

Fi’nin finalinde çalan müzik daha önce 12. Bölümde sezon finalinde de çalmıştır hatırlarsanız. Final sahnesinde daha da etkileyen müzik; Fazıl Say’ın bestelediği, Burcu Uyar, Cem Adrian ve Güvenç Doğaüstün’ün seslendirdiği, Muhiddin Abdal şiiri “İnsan İnsan”.


PUHU TV’NİN YENİ DİZİSİ: ŞAHSİYET

Fi dizisi takipçilerine önereceğim bir dizi var. Emini ki Fi sonrası, size iyi gelecek bir dizi. Başrolünde Haluk Bilginer var ve bu tarz rolleri kuşkusuz en iyi yapan kişilerden. Yine Kült bir dizi olacak ve sadece Puhu TV’de olacak. Yeni RTÜK yasası ne denli etkiler bilmiyorum ama izlemeye değer. Puhu TV – Şahsiyet

Fİ YAKINDA SHOW TV’DE

Bu yazıyı yazdığım sırada Fi dizisinin yakında Show TV’de tekrar yayınlanacağını öğrendim. Fragman Show TV ekranlarında dönmeye başlamış. Bu durum açıkçası beni üzdü. Eminim ki diziyi kesip biçerek hiç edecekler ve “Fi dizisi bu muymuş?” sorularını duyacağız. En azından Star TV’de gece kuşağında yayınlanmasını isterdim… Halâ izlememiş olanlara şiddetle tavsiyem, Puhu TV’den izlemeleri.


Netice olarak hala izlemeyen var ise şiddetle her seferinde tavsiye edeceğim. Çünkü gerçekten izlenilmesi gereken bir prodüksiyon ve kadro. Nasıl IMDB’de izlemeden ölmemeniz gereken 100 film var, bana göre bu dizide öyle bir şey..

Evet, kitabını da okuyabilirdim fakat uzun soluklu bir kitap olduğu için bir türlü fırsatım olmamıştı ve dizisinin çekileceğini duyduğumda ve de baş rolde Ozan Güven olduğunu öğrendiğimde bu seferde bilerek okumadım. Çünkü oyuncular tam anlamıyla karakterlere uygun olarak seçilmişti ve de diziden beklediğimi gerçekten fazlasıyla buldum. Şimdi dizi biter bitmez ilk işim kitabı alıp baştan sona bir çırpıda okumak olacaktır. Okumak isteyip de hala okuyamayanlara da tavsiyem budur.

Son olarak bu hikayenin asıl baş mimarı, hayatımıza Can Manay karakterini sokan o şahane insan Akilah Azra Kohen, hep akıllarda kalacak olan ve kültürün, sanatın can çekiştiği bu yıllarda gerçek bir başarıya imza atan o insana saygı ve sevgilerimizi bire bir olamasa da, gönülden sunmak borçtur. Ve de diziye asıl tadı katan, her saniyesini göz kırpmadan izlettiren değerli yönetmen Mert Baykal’a..

Naçizane bunlar benim dizi hakkındaki fikirlerim ve yorumlarım, eğer olur da dizinin veya hikayenin sıkı takipçilerinden denk gelen olursa bu fikirlerime, yorumlarını severek kabul edeceğimi ve okuyacağımı belirtmek isterim. Saygılar..

Kategoriler
Fi

Fi Çi ‘9. Bölüm’ Hakkındaki Düşüncelerim

Sona çeyrek kala bir bölümü daha geride bıraktık. Yine tüm dikkatleri vererek, keyifle izlediğimiz bir bölüm oldu. 8. Bölüm kadar aksiyon dolu olmasa da, vurgulayıcı sahneler etkileyiciydi. Henüz dizinin biteceği psikolojisine girmedim, sanırım son bölümde ortaya çıkacak.

Son bölümün Cuma günü yayınlanacağını öğrendiğimde bir an önce 9. Bölüme vaktimi ayırıp, sondan bir önceki bölümün tadını çıkardım. Dizi hakkındaki duygularım hala değişmedi, her şeye rağmen Can Manaycılık devam ediyor. O kadar sahneye rağmen hala onun yaşadıkları duygulandırıyor insanı. Duru’yu Can ‘mı hak ediyor yoksa Deniz mi sorusuna hala Can diyorum. Bunun bir tutku değil gerçekten aşk olduğuna inanıyorum aslında. Saygın bir kişilik olmasına rağmen, Duru konusunda tüm egolarını bir kenara atıp çaresizlik moduna geçiyor. Duru’nun annesinin sahneleri pek etkileyici olmadı aslında, belki de roller doğru kişilere verilmedi ama “Duru, yeğenim” dediğinde pek de etkilenmedim açıkçası. Sanırım Deniz ile olan bağlantıyı sağlamak için annesini kullandılar. Birde hala ne yapacağını kestiremediğim, favorim dişi Manay var. Duru’nun bir aralar dişi Manay olduğunu düşünüyorlardı ama bence Can’ın dediğinin tam tersine o iyi bir ev kedisiydi ve eninde sonunda böyle olacağını az çok biliyorduk. Benim için dişi Manay tabii ki de; Bilge. Eti’nin yaptığı hamlede çok doğruydu Bilge için. Son olarak beni en mutlu eden sahne yine Bilge’nin dayanamayıp Can’ın yanına gelmesiydi. Yine asilliğini ve alçak gönüllülüğünü ortaya koydu…

Her neyse fazla da uzatmaya gerek yok ki zaten düşüncelerimi denk gelip okuyanlarda diziyi izleyenler olacaktır. Bunlar sadece diziyi izledikten sonraki, paylaşmak istediğim düşüncelerim. Okuyup ortak olanlara selamlar olsun…

Böyle sağlam bir prodüksiyondan çok sağlam bir final bekliyorum açıkçası. Umarım sönük bir final yapmazlar. Sabırsızlıkla Cuma gününü ve Can Manay’ın yapacağı saykolukları bekliyorum. Hiçbir şey değişmedi hala yanındayız Can Manay… O değil kitabı da okuyamıyorum dizinin sürükleyiciliğinden kopmamak için. Çi ve Pi yanı başımda duruyor, dizi biter bitmez okumaya başlayacağım.

Kategoriler
Fi

Fi Çi ‘8. Bölüm’ Hakkındaki Düşüncelerim

Bir kez daha “Yok abicim böyle bir dizi daha yok” cümlesi ile bitirdiğim bir bölüm. Üzücü olan dizinin gerçekten de bitecek olması. Bu bölümü izleyene kadar haberler asılsızdır mantığıyla bekledim yeni bölümü, fakat bu bölümde dizinin tüm kilit noktaları açığa kavuştu. Her sahnesinde “hayır daha ne kadar, neye şaşıra biliriz ki” dedikçe, akla durgunluk veren olaylar aydınlandı.

Dizinin kırılma noktası, Sadık’ın Nadir ile yaşadığı o sır olaydı bana göre. Özellikle o sahnede hadi be daha ne göreceğiz dediğimde, akla hiç gelmeyecek bir olay çıkageldi ve bu kadar uzun saklanan ve her şeyin bozulmasına neden olan ve de bir çok olayın üzerinin kapanmasına sebep olan bu büyük sıra değen bir olaydı gerçekten de. Belki Göksel’in olayı dizi içerisinde hafif kaldı ama onun travması da başka bir şekilde açıklanamazdı. Yine Can Manay karakterinden sonra en beğendiğim diğer karakter Bilge’de duruşuna ve bilgeliğine yakışır bir çıkışta bulundu. Can Manay’ı en mantıklı şekilde kıstırıp, cevap verebilecek yeri geldiğinde de susturabilecek tek kişiydi çünkü. Şuan en merak ettiğim olaylardan birisi de Bilge’nin finalde nasıl bir yol çizeceği..

Yine her dakikasını heyecanla ve zevk alarak gözümü kırpmadan izlediğim bir bölümdü. Evet sonunun gelmesi üzücü, böyle kaliteli dizilere veda etmek gerçekten üzücü ama dizinin her bitişinde mutlu eden bir yanı da var ki oda şu; cidden Türk dizileri arasında Avrupa kalitesine en yakın dizilerden birisi oldu ve hatta bana göre direk Avrupa kalitesinde ve kimisinden bir çok tık üstte. Diğer mutlu eden bir yanı da, dizinin çöpe dönmüş televizyonumuzda değilde, internet üzerinde gerçekten dizinin keyfini alabilecek ve yaşayabilecek kalitede insanlara sunulması. Aslında böyle olağan üstü dizilerin çok uzun soluklu sürmemesi de iyi bir yandan. Tadında bırakmak diziyi dahada bir asil ve kalıcı hale getirebiliyor. Bunun örneklerini de bir kaç efsane kült dizimizde de gördük (Bkz; 46, Leyla ile Mecnun).

Netice olarak hala izlemeyen var ise şiddetle her seferinde tavsiye edeceğim. Çünkü gerçekten izlenilmesi gereken bir prodüksiyon ve kadro. Nasıl IMDB’de izlemeden ölmemeniz gereken 100 film var, bana göre bu dizide öyle bir şey..

Evet kitabınıda okuyabilirdim fakat uzun soluklu bir kitap olduğu için bir türlü fırsatım olmamıştı ve dizisinin çekileceğini duyduğumda ve de baş rolde Ozan Güven olduğunu öğrendiğimde bu seferde bilerek okumadım. Çünkü oyuncular tam anlamıyla karakterlere uygun olarak seçilmişti ve de diziden beklediğimi gerçekten fazlasıyla buldum. Şimdi dizi biter bitmez ilk işim kitabı alıp baştan sona bir çırpıda okumak olacaktır. Okumak isteyipte hala okuyamayanlara da tavsiyem budur.

Son olarak bu hikayenin asıl baş mimarı, hayatımıza Can Manay karakterini sokan o şahane insan Akilah Azra Kohen, hep akıllarda kalacak olan ve kültürün, sanatın can çekiştiği bu yıllarda gerçek bir başarıya imza atan o insana saygı ve sevgilerimizi bire bir olamasada, gönülden sunmak borçtur. Ve de diziye asıl tadı katan, her saniyesini göz kırpmadan izlettiren değerli yönetmen Mert Baykal’a..

Naçizane bunlar benim dizi hakkındaki fikirlerim ve yorumlarım, eğer olur da dizinin veya hikayenin sıkı takipçilerinden denk gelen olursa bu fikirlerime, yorumlarını severek kabul edeceğimi ve okuyacağımı belirtmek isterim. Saygılar..